Günümüz yaşam şartlarında kalp hastalıklarından kaçmak imkansız gibi...Diyabeti, yüksek tansiyonu , fazla kilosu ve yüksek kolesterolu olmayan, sigara içmeyen, spor yapan bir kişi bile her an koroner kalp hastası olabilir ve 5 damarı birden by-pass yapılarak tekrar sağlığına kavuşabilir. Kalp cerrahisi alanında ekibi, ameliyathanesi, son teknolojik sistemlerle donatılmış yoğun bakımı ünitesi ile iddialı Medicana International İstanbul Hastanesi’nin Kalp ve Damar Cerrahisi Klinik şefi Prof. Dr. Mehmet Salih Bilal ile kalp hastalıkları, yeni tedavi metotları, iyi bir cerrahta olması gereken ayrıntılar üzerine doyurucu bir söyleşi yaptık.
Prof. Dr. Mehmet Salih Bilal: İlk açık kalp ameliyatının gerçekleştirildiği 1952 yılından beri özellikle de son 30 yıl içinde, tıp ve teknolojideki tüm bilimsel ilerlemelerden en fazla faydalanan bilim dalı kalp cerrahisi oldu. Ülkemizde deneyimli ekip ve ileri teknik altyapı ile her çeşit koroner by-pass ameliyatı, her tür kalp kapağı tamiri, yapay kapakla değiştirme ameliyatları kalp transplantasyonu, kalp yetersizliğine yönelik alternatif cerrahi işlemler, vücuda yerleştirilebilen yapay kalp pompaları uygulamaları dünya standartlarında gerçekleştirilmekte. Ayrıca bebek ve çocuklardaki kalp hastalıklarının cerrahi tedavisi de başarıyla uygulanmakta.
‘’Ülkemizdeki cerrahlar çok başarılı, ameliyat ABD’den 10 kat ucuz’’
Prof. Dr. Mehmet Salih Bilal: By- pass ameliyatında birçok değişikler oldu. Atardamarlarla by-pass yöntemleri daha çok benimsendi. Çalışan kalpte yapılan ameliyatların getirdiği avantajlar var. Daha yüksek riskli hastaları ameliyat edebiliyoruz. Bir çok ameliyatı küçük kesilerle yapmaya başladık. Elde edilen sonuçlar ABD ile boy erişebilecek durumda...Bunu Amerika’daki en iyi kalp cerrahisi merkezlerinde çalışmış bir kalp cerrahı olarak söylüyorum. Amerika’da karşılaşılan ortalama %2.3 ölüm oranından daha düşük risk ile ülkemizde bir çok merkezde koroner cerrahisi uygulanabiliyor.. Medicana Çamlıca olarak, Amerika’nın en iyisi Cleveland Klinik’teki binde altı olan bu oranın altında ölüm oranı ile çalıştığımızı söyleyebilirim. Burada karşılaştırma yapılırken Amerika’da aynı ameliyatın altı kat pahalıya yapıldığını da belirtmek lazım. Cerrahi branşlarda başarıyı belirleyen en önemli etken insan becerisidir.
‘’En iyi bypass yöntemi yoktur, hasta için en iyi yöntem vardır’’
Prof. Dr. Mehmet Salih Bilal: Bypass ameliyatlarında başlıca iki yöntem söz konusudur. Birincisi ve halen vakaların çoğunda uygulanan, açık kalp ameliyatı yöntemiyle yapılan ameliyatlardır. İkinci yöntemde ise kalbi durdurmadan yani kalp çalışmaya devam ederken açık kalp makinesine ihtiyaç duymadan bypass yapılır.. Seçilecek ameliyat yönteminin belirlenmesinde kalp cerrahının kişisel tercihi kadar hasta ile ilgili faktörler de belirleyicidir. Bir de daha küçük kesiler kullanarak çalışan kalpte yapılan bypsass ameliyatlarını sayabiliriz. Küçük kesilerle ancak bir veya iki damara bypass yapılabilmesi bu yöntemlerin sınırlı kullanılmasına yol açar. Robot yöntemi ile yapılan bypass ameliyatlarının dünyada henüz deneme safhasında olduğunu ve genellikle balon veya stent ile tedavi edilebilecek tek damar hastalarına alternatif olduğunu söyleyebiliriz. Kalp cerrahlarına bu yöntemle kendilerinin ameliyat olmayı isteyip istemedikleri sorulduğunda neredeyse tamamı bu yöntemi şu anda tercih etmeyeceklerini bildirmişlerdir.
Bypass ameliyatlarında önemli olan bir diğer nokta hangi damarlar alınarak bypass yapıldığıdır. Göğüs duvarı içi atardamarı sağ ve sol tarafta birer tane bulunur ve en iyi sonuçların elde edilmesini sağlar. Bunu takip eden sırada kol atardamarı ve mide atardamarı gelmektedir. Ancak bu damarların kullanılması için bazı koşullar gereklidir. Bacaktan alınan toplardamarlar ise, genellikle göğüs içi damarı ile birlikte kullanılmakta ve kalp için daha az önem taşıyan koroner damarlara bypass için tercih edilmektedir. Cerrahlar ameliyat stratejilerini belirlerken koroner damarların durumu dışında genellikle hastanın yaşı, kalp kasının gücü, şeker hastalığı, akciğer hastalığı, böbrek hastalığı, beyin damarlarında darlık olup olmaması, alınacak damarların kalitesi, aort damarının duvarında kireç plakları olup olmaması ve bunun gibi çok sayıda faktörü dikkate almak ve her hasta için farklı bir çözüm tasarlamak zorundadır. Bu nedenle en iyi bypass yöntemi diye bir şey yoktur. Sadece o hasta için en iyi yöntem söz konusu olabilir. Hiçbir hasta birbirinin aynısı olmadığından konfeksiyon çözüm yaratmak mümkün olamaz ve her hasta için özel bir elbise dikilmesi gerekir.
‘’Koroner hastalıklarında yeni stentler başarıyı artırdı ‘’
Prof. Dr. Mehmet Salih Bilal: By-pass ameliyatları en çok gerçekleştirdiğimiz operasyonlar.. Yılda yaptığım 800 cıvarında ameliyatın yaklaşık yarısını oluşturuyor. Günde bazen 5-6 ameliyat yaptığımız oluyor.. Koroner cerrahisi ile stent takılmasını karşılaştırırsak; ana koroner hastalığı olan, tam tıkalı damarları bulunan ve yaygın koroner darlıkları olan hastalarda koroner cerrahisi ile daha iyi sonuç alınır. İlaç kaplı stentler ile elde edilen sonuçların başlangıçta sanıldığı kadar da iyi olmadığı anlaşıldı. Bilgileri ilk şekilleri ile kabul edersek genelde bunların yanıtıcı olduklarını görüyoruz. Bu stentlerin çok pahalı olmasının yanı sıra uzun dönem takiplerde koroner anevrizmalara yol açabilecekleri görüldü. Tam tıkalı damarlarda ilaç kaplı stentlerin uygulanmaları halinde yüzde yirmiye varan yeniden daralma oranları ile karşılaşılıyor. Koroner cerrahisinin kalp ağrılarını gidermede daha etkili olduğu ve stent uygulamasına göre hastaya yeniden girişim gerektirme ihtimalinin daha az olduğu artık iyi bilinmekte.. Günümüzde daha çok hastanın stent ile daha az hastanın bypass ile tedavi edildiği doğrudur. Ancak bugün neyi ne kadar doğru yaptığımızın anlaşılması için yılların geçmesine ihtiyaç vardır ve o yıllar geçtiğinde, hem daha başarılı olarak lanse edilen yeni stentler hem de farklı bypass yöntemleri hastalara sunulacağından, geçmişe dönüp günümüzde uygulanan yöntemlerin mukayesesini yapmak büyük önem taşımayacak.
Kalp hastalıkları:Doğmamış bebekten, 92 yaşına kadar uzanıyor
Prof. Dr. Mehmet Salih Bilal: Kalp ameliyatı gerektiren sebepler çok çeşitlidir. Doğuştan en ileri yaşlara uzanan bir zaman çizelgesi var. Ameliyat ettiğim en küçük hasta 4 saatlik bir bebek iken en yaşlısı 92 yaşında idi. Bebeklik veya çocuklukta ameliyat gerektiren sebepler genellikle doğuşsal kalp hastalıkları ile ilgilidir, delik, darlık, damarların ters çıkması, kalp karıncıklarının, kapakların veya bazı damarların teşekkül etmemesi gibi. Bunların bir kısmı çok acil ameliyat gerektirebilir, bazen saatler içinde müdahale etmek gerekir. Bin doğumdan 8’inde doğumsal kalp hastalıkları oluyor. Bilinen nedenler, bunun sebebini açıklamaktan çok uzak...Bebeğin anne karnında gelişimi sırasında ortaya çıkan bilinmeyen bir sebeple kalp hastalığı bebekte oluşabilir. 4 aydan itibaren fark edilebilir, çok ağır bozukluklarda gebelik sona erdirilebilir, bazılarında ise doğumdan sonra acil tedaviyle bebeğin kaybedilmesi önlenir. Hamileliğin normal geçmesi, hiçbir olumsuz sebebin olmaması doğumsal kalp hastalıkların görülme riskini ortadan kaldırmıyor.. Erişkin hastalardaki problemler içinde daha çok koroner kalp hastalıkları ilk sırada, ikinci sırada ise kapak rahatsızlıkları geliyor. Üçüncü sırada aort damarı ile ilgili genişlemeler, damarın yırtılması, gibi hastalıklar yer alıyor.
Ameliyattan sonra ikinci bahar.....
Prof. Dr. Mehmet Salih Bilal: Hastalar ameliyattan önce detaylı incelemeye tabii tutulur. Kalp hastalığına eşlik eden başka hastalıklar varsa tespit edilir, her türlü tıbbi tedbir ve güven ortamı oluşturulduktan sonra operasyona alınır. Kalp ameliyatı ortalama 1.5 ile 3.5 saat sürer, başarıda en önemli faktörlerden biri ameliyat sonrası yoğun bakım ünitesidir. Hastaların yüzde doksandan fazlası birinci gün yoğun bakımdan çıkacak hale gelir. Hastalar, genellikle 4 ila 7 gün sonra taburcu olur, bir veya bir buçuk ay sonra her yönden normal hayatına dönebilir. Kişiliklerinde erken dönemde seyrek olarak görülebilen daha hassas olma veya sinirlilik hali genellikle 6 ayda normale döner. Şu var ki kalp hastalıklarından korunmak için stres yaratan hayat döngüsünün dışına çıkmak gerekiyor.. Hiçbir risk faktörü taşımayan bazı genç hastalar ‘Niçin koroner kalp hastasıyım ve by-pass oldum’diye sorduğunda ‘ailenizde vardır’ diyoruz, ama ‘Ailemde ilk hasta benim’ diyebiliyor. Yediklerimiz-yemediklerimiz, yaptıklarımız-yapmadıklarımız,vs.. bunların hepsi kalp hastalıklarına giden yolu oluşturan etkenler. Bazen enteresan çelişkiler de yaşanıyor. “Asla yemeyin uzak durun” denilen şey için, bir süre sonra “az miktarda yenebilir”, daha sonra “aslında faydası da olabilir” deniliyor. Biz mevcut tıp literatürüne göre tavsiyelerde bulunurken literatür sürekli değişikliğe uğruyor.. Artık her gün medyada bu tavsiyelerin değerli meslektaşlarımız tarafından güncel olarak halkın yararına sunulduğunu görüyoruz. Halkımız aslında kalp sağlığını nasıl koruyacağını çok iyi öğrendi. Ancak alışkanlıklarından kurtulamadığı için kalbiyle ilgili problemle karşılaşana kadar yaşam biçimini gerektiği kadar değiştiremiyor. Kalp ameliyatı geçiren hastalar sonraki yaşamlarında önerilerimizi daha çok dikkate alıyorlar.. Benim tavsiyem bu duruma gelmeden öğrendiklerini tatbik etsinler. Ama maalesef her şey insanların elinde değil. Kalp hastalıklarına yakalanırlarsa da çok üzülmesinler.. Çünkü her şeyin çaresi var.